Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
arctic(2018)
sade az kişili filmleri severim. mads mikkelsen başrolde. o olmasa kutup ayısı başrole geçecek zaten. geceyarısı uyumadan önce zevkle izledim. karı sevmedim bundan sonra da sevmem herhalde(yağış olan)
çocukların gözünden fantastik bir evren, ama arka planda güçlü bir ahlaki evren var. aslan sadece bir karakter değil, inancın sembolü. narnia bir ülke değil, içimizdeki kayıp masumiyet.
keşif ve iç yolculuk arasında kurulan bir metafor. deniz, sadece bir sınır değil, korkuların ve umutların aynası. her karakterin kendisiyle yüzleştiği bir anlatı.
faşizmin gölgesinde bir masal. çocuk bakışıyla zulmü görmek, gerçeküstü canavarların gerçek canavarlardan daha masum olduğu bir evren. del toro’nun en kanayan filmi.
iç savaşın gölgesinde bir yetimhane, ölü çocukların fısıltısıyla anlatılan bir hayalet hikâyesi. del toro burada pan’s labyrinth’in iskeletini döşemeye başlamıştı bile.
renkli gotik bir rüya, kanla boyanmış bir aşk mezarı. gotik roman geleneğini sinemada estetik bir operaya dönüştürüyor. del toro’nun görsel ihtişam tutkusu burada zirve yapar.
insanın kendi karanlığını karnaval çadırında bulması. film noir’ın güncel hali; ahlakın satıldığı, ruhun gösteriye dönüştüğü bir panayır. bradley cooper burada beklenmedik bir dönüş yapar.
en kötü yönetmene en zarif saygı duruşu. burton burada kendini ed wood’un tutkularında buluyor. sinemaya aşk, ne pahasına olursa olsun bir şey üretmek demek.
bir babanın abartılı hikâyelerinde kaybolan bir oğul. anlatmak ile yaşamak arasındaki sınırı yok eden, hayal gücüyle bezeli şiirsel bir yolculuk. burton’un en içten filmi.
intikam, müzik, et ve jilet. burton burada görselliği karanlık bir opera olarak kuruyor. depp’in performansı ve elfman’ın müziğiyle gotik sinema nefes alıyor.
animasyon westernin tuhaf evladı. sinema tarihi referanslarıyla dolu, çocuk filmi gibi duran ama sinemaseverler için yapılmış bir şölen. verbinski burada bir coen kardeşi gibi davranıyor.
saf kötülüğün sesi latince ve çocuk sesiyle birleştiğinde doğan evrensel korku. din, inanç ve insanın sınırlarını zorlayan ilk büyük şeytan çıkarma filmi. hâlâ sarsıcı.
sessiz yürüyen kötülük, maskenin ardında şekil alan saf tehdit. carpenter sinemanın nabzını metronom gibi attırıyor. michael myers bir ikon değil, bir ritüel.
paranoya mı gerçek mi? komşular mı tarikat mı? annelik üzerinden işlenen satanik korku. polanski burada sessizliğin içine kötülüğü gömüyor. ses tonu bile huzursuz.
kirli, terli, metalik bir dehşet. gerçekliğe çok yakın, neredeyse belgesel tadında. leatherface bir canavardan çok, sistem dışı insanlığın kabusu gibi.