Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
şövalye ile ölüm arasında satranç oynanmaz, insanlıkla sonsuzluk arasında oynanır. bergman, ölümle yüzleşen değil, ondan bir anlam çıkarmaya çalışan bir adam yaratır. her diyalog, tanrının sessizliğiyle hesaplaşma gibidir.
bağımlılığın ve arzunun hem fiziksel hem ruhsal çöküşe nasıl dönüştüğünü gösteren en acı film. görsellik şok edici, müzik rahatsız edici, oyunculuk ise yıkıcı. film bittiğinde izleyici de karakterler kadar tükenmiştir.
psikolojik korkunun ta kendisi. bir otel, bir kış, bir aile ve deliliğin sessiz marşı. jack nicholson’un yüzü, kubrick’in dehasının çığlığıdır. her sahne geometrik, her sessizlik boğucudur.
not: Jack Nicholson oyunculuğun Atatürk'ü gibi adamdır.
doğa ile insan, tanrılar ile makineler, geçmiş ile gelecek arasında bir savaş. miyazaki’nin en sert ama en duyarlı filmi. epik anlatıyı duyguyla birleştirir.
bir duş perdesi, bir bıçak darbesi, sinemanın ritmini değiştirdi. hitchcock sadece bir katil değil, izleyicinin güven duygusunu öldürür. korku sineması ondan sonra doğdu.
tek bir mekânda, onlarca hikâye. merak ve gözetleme üzerine kurulmuş bir gerilim harikası. hitchcock, sinemanın görme sanatı olduğunu burada ilan eder.
bilim, doğa ve görsel efektin evliliği. sadece bir dinozor filmi değil; korku, hayranlık ve nostaljiyi tek potada eriten bir sinema şöleni. spielberg sinema teknolojisini çocuk hayal gücüyle buluşturur.
üç film, tek bir efsane. dostluk, umut ve fedakârlık üzerine kurulmuş destansı bir şiir. jackson, sadece tolkien’i uyarlamadı, başka bir dünya inşa etti.
yağmurun, neon ışıklarının ve insanlık sorularının birleştiği bir düş. scott bir distopya değil, geleceğin ruh hâlini yarattı. her sahne bir tablo, her replik bir felsefe.
epik sinemanın yeniden doğuşu. intikam, onur, roma ve görkem. scott, hollywood’un dev setlerini antik bir şiire dönüştürür. russell crowe bir karakter değil, bir semboldür.
epik sinemanın yeniden doğuşu. intikam, onur, roma ve görkem. scott, hollywood’un dev setlerini antik bir şiire dönüştürür. russell crowe bir karakter değil, bir semboldür.
sessizliğin içindeki çığlık. savaşın soğuk yüzü, müziğin son kalesi. polanski, kişisel geçmişini evrensel bir trajediye dönüştürür. sinema burada bir tanıklıktır.