Aslında böyle kişilere rağbet olmalı bu arada kendisini fazla tanımıyorum, yeni yeni tanımaya başlıyorum.. Misk kesesi konusunda olumsuz ise kısmen hala, ben o görüşüne katılmıyorum..
Misk geyiği, bu misk kokulu, misk yağı yapılan kesesi yüzünden nesli garanti altına alınmış bir mübarek hayvandır bence.. Tamam çokken yanlış avlanmalar olmuş ama şu an çiftlikleri yapılıyor pek çok ülkede, özellikle arap ülkelerinde falan.. Üstelik koruma altında olduğunu da düşünüyorum yaşadığı yerlerde. Eti için avlarlar sen miski yasaklasan bile ki hindistan, pakistan, malezya gibi yerlerde misk çok rağbet görüyor diye biliyorum, tam da araştırmadım..
Vedat Ozan beyin kitabını inşallah okuyacağım.. Okuduğum zaman daha detaylı tekrar yazarım inşallah..
@mryankee06 hoca, sizin başka yerden yazınızı burada ekleyeceğim.. Sizden geen bekleriz yazıları, yazılarınızı lütfen.. Teşekkür ederim :).. Sizi takip ettiğim kadarıyla maşallah, sorunlar, ayrılıklar, olaylar üzerinde çok mantıklı tespitleriniz var :cool:;):)..
mryankee06 hocanın yazısı, alıntı : '''''''''
Cevap |
1096 gönderiler
Gökhanın İzmirdeki Vedat beyin paneli hakkında yazdıklarından sonra üşengeçliği bırakıp ben de yazayım bir şeyler dedim.
Öncelikle Vedat bey hakkında izlenimlerimi yazayım.
Sadece koku hakkında değil genel anlamda kültürlü bir adam. Son derece sıcakkanlı, samimi, şık ve karizmatik. Türkçesi de, anlatma tarzı da çok anlaşılır ve akıcı Kitap imzalatma, birlikte fotoğraf çekilme (evet arsızlık yaptım biraz), söyleşi öncesi ve sonrası sorulara cevap verme konusunda çok yakın davrandı sağolsun.
Söyleşi Mimarlar Derneğinin salonundaydı. Salon küçüktü, 20-25 kişi vardı ki sanırım hemen hepsi dernek üyeleriydi. Yani parfümlerle alakalı forumlardan ben ve Muratoz73 dışında kimse yoktu. Söyleşi öncesi ilk kitabını (ikincisi D&R da kalmamıştı,alamadım) imzalattım. Raşit beyin kurduğu forumdan olduğumu söyleyince, Raşit bey Düzcedeydi değil mi dedi. Hangi parfümü kullandığını sordum, senede en fazla on kere parfüm kullanırım parfüm kullanıyor sayılmam yani dedi.
Söyleşi ikinci kitabında yazdıkları hakkındaydı ve beklediğimden daha eğlenceli ve ilginçti.Söyleşide anlattıklarından notlar yazarsam çok uzayacak yazı, zaten ikinci kitabında da vardır anlattıkları o yüzden oraya girmiyorum. Kokusuz şeker değil ama Miss Dior un ilk versiyonunu ve Mısır tapınaklarından bir kokuyu kağıda sürdü verdi, kokladık ( miss dior bende ama diğerini uyanık bir elemana kaptırdım). Ayrıca çok küçük bir poşette 3 adet tonka fasulyesi koklattı. Ben daha tatlı ve bayık beklerken, poşeti açar açmaz Givenchy Pi gibi koktu. Sonra toz halinde Coumarin (ki tonka fasulyesinden elde ediliyormuş) koklattı ki bazı parfümlerde vanilyalı bademli bir koku olur, işte bu o.
Söyleşi sonrası sorulara geçtik. Genelde sorulan sorular anlattıklarıyla ilgiliydi. Ben de anlattığı bir konuya istinaden ''markalar niye parfümlerin içeriklerinin patentini almıyor, madem piyasada koku sipariş edilirken şu kokuya benzesin diye parfüm üreticilerinden istekte bulunuyorlar, patent alındığında benzerinin yapılmasının önüne geçmiş olunmaz mı'' dedim. ''kimse parfümünün içeriğini açıklamak istemiyor, patent alsa açıklamak zorunda kalacak'' dedi. ''sizi parfümör olarak tanıyoruz ve bildiğimiz bazı parfümleriniz var, bunların seri üretimi olacak mı ?'' diye sordum. '' Şu an önceliğim 4 kitabı da bitirmek. Çok çalıştım bu kitaplar için ve bitirene kadar rahat etmiycem. Parfümü seri üretmek çok farklı bir olay, şu an için çok zor yani. En son Beşiktaş için bir parfüm yaptık ama o seri sayılmaz. '' dedi.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar, sonra eklemeler yaparım belki.
'''''''''''
Parfümatörler konusu varsa oraya da yazarım inşallah..
