Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
parlak reklam panolarının ardında boşluğa çığlık atan ruhlar… 60’ların göz kamaştırıcı estetiğiyle kaplanmış bu dünya, aslında kimlik krizleri ve doyumsuzlukla çürüyen bir evren. don draper’ın soğuk karizması, içindeki uçurumları gizlemeye yetmiyor; her sigara dumanı bir sır, her viski yudumu bir kaçış. dizinin temposu ağır ama keskin, tıpkı bir ilmek gibi izleyiciyi sarıyor ve insanın kim olduğunu gerçekten bilip bilemeyeceğini sorgulatıyor
mafya klişelerini yerle bir eden, televizyon tarihinin en karanlık aynası. tony soprano’nun terapideki kırılganlığı ile sokaktaki acımasızlığı arasındaki o ince çizgi, insan doğasının çelişkilerini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. her sahne, güç ve aile kavramlarının nasıl birbirini zehirlediğini gösterirken; günahın sessiz tanığına dönüşüyor. dizinin ağır ritmi, izleyiciyi adeta karakterlerin zihninde hapsederken, finali hâlâ yankılanan bir boşluk bırakıyor: sessizlik, bazen en sert infazdır.