Sigara, şeker, kola vb. abur cubur bende de yok ama evde ekmek piştiği için dayanamıyorum kokusuna. Ama yemek rahatsız da ediyor beni. Azaltmak pek işe yaramıyor, tümden bıraktığım dönemler kendimi çok iyi hissediyordum.Sigaradan, şekerden, hamurdan, cola vs gibi içeceklerden uzak durmaya çalışıyorum. Bol bol su ve maden suyu tüketmeye çalışıyorum. Hatta arkadaşlarla otururken çay yerine su tüketiyorum. Yalnız çikolataya zaafım var onsuz yapabileceğimi sanmıyorum 🫠
En güzeli. Bem mecburen maruz kalıyorum TV'ye. Diğerini de minimumda tutmak lazım.Televizyon izlemiyorum. Sosyal medyada oyalandığım süreyi azalttım(özellikle Twitter). Akıl sağlığı, beden sağlığının öncülü:)
Ben sütlü seviyorumSigara, şeker, kola vb. abur cubur bende de yok ama evde ekmek piştiği için dayanamıyorum kokusuna. Ama yemek rahatsız da ediyor beni. Azaltmak pek işe yaramıyor, tümden bıraktığım dönemler kendimi çok iyi hissediyordum.
Çikolataya yapacak birşey yok, şeker oranı azsa yararlı zaten. Çocukluğumdan beri sütlü sevmem hatta standart bitterler de çok şekerli geliyor. Lindt veya Godiva %90 kakaolulardan alıyorum. Godiva daha lezzetli.
Bir maden suyuna alışamadım. Yarıyarıya elma suyu ile karıştırmadan içemiyorum.
Doğal sirkelerle de güzel olurBen sütlü seviyorum
Maden suyu olarak denemediyseniz Beypazarı deneyin. Ben bazen yarım limon suyu, az miktarda kaya tuzu ile karıştırıp öyle içiyorum çok güzel oluyor.
Hiç denemedim.Doğal sirkelerle de güzel olur![]()
limon ve tuz mantıklı geldi, acılığını dengeler sanki.Ben sütlü seviyorum
Maden suyu olarak denemediyseniz Beypazarı deneyin. Ben bazen yarım limon suyu, az miktarda kaya tuzu ile karıştırıp öyle içiyorum çok güzel oluyor.
Serin suya az miktarda sirke ve balla yaptığım bir içecek var, çok ferahlatıcı. Maden suyuyla da deneyeceğim.Doğal sirkelerle de güzel olur![]()
Güneş koruyucu için yaz dışında disiplinli olamıyorum, çok da hazzetmiyorum açıkçası, bir keresinde gömleğime damlamış ve kloraklı su sıçramış gibi kumaşın rengini açmıştı, üstelik de eczanelerde satılan iyi bilinen bir markaydı. O zaman iyice soğudum. Kremlerdeki mat beyazlık yüzünden en son renkli Clinique 25 faktör aldım şehirde kullanmak için, bakalım memnun kalacak mıyım...Sigarayı birkaç sene önce tamamen bıraktım. Yaz- kış demeden yüzüme güneş koruyucu sürerim. Nemlendirici kullanırım.( Pahalı marka hiç kullanmadım. Hatta bir süredir Neutrogena kullanıyorum). Mümkün olduğunca yürüyüş, yoga, pilates yaparım. Kendimi bildim bileli yoğurt çok tüketirim. Çikolataya hayır diyemem.
Benim kızımı düzenli götürdüğüm ve çok güvendiğim bir dermatolog, Heliocare 90 jel güneş kremini çok öneriyor. Ciltte beyaz durmuyor ve sürümü çok rahat. Ben kendime cildim çok kuru olduğu için krem olanını aldım. Hafif renkli. Bu bitince yaz sıcaklarında jel olanını kullanacağım.Güneş koruyucu için yaz dışında disiplinli olamıyorum, çok da hazzetmiyorum açıkçası, bir keresinde gömleğime damlamış ve kloraklı su sıçramış gibi kumaşın rengini açmıştı, üstelik de eczanelerde satılan iyi bilinen bir markaydı. O zaman iyice soğudum. Kremlerdeki mat beyazlık yüzünden en son renkli Clinique 25 faktör aldım şehirde kullanmak için, bakalım memnun kalacak mıyım...
Nemlendiricilerde hep orta segment diyebileceğim markaları kullandım gençliğimden beri, her zaman boynuma da sürdüm. Nerede okumuştum hatırlamıyorum ama şöyle bir söz vardı, "30$'dan pahalı her krem ederinin üstünde ve gereksizdir". 40'tan sonra nemlendiriciyi bıraktım, içindekiler'i okuyunca bir soğukluk geldi, bir sürü kimyasal. O zamandan beri en çok Clarins marka olmak üzere %100 veya %98 doğal içerikli bakım yağları kullanıyorum. Nemli yüze masaj yaparak yediriyorum. Masaj cildi uyarıyor ve canlandırıyor, stresi de alıyor galiba, rahatlatıyor beni. Anti-aging kremlere de şüpheyle yaklaşıyorum, cilt alışırsa hep ister, kendini yenilemede tembelleşir, sonrasında çöküş hızlı olur gibi bir endişe duyduğumdan kullanmaya pek niyetim yok.
Dans hem ruhuma hem formuma iyi geliyordu. Salgın yüzünden bırakmıştım ama elimdeki işler biter bitmez temmuzda geri dönmeyi istiyorum. Ve tabi yoğunluktan yapamadığım yürüyüşler. Alaybey-Bostanlı hattı. Şu sıralar en fazla evde biraz pilates. 45 kiloyum ama durağanlığın verdiği şekilden hiç memnun değilim bu ara.
Güzel yaşlananlarda gözlemlediğim ortak fiziksel nitelikler düzgün ve dik bir omurga, normal bir kilo ve özellikle bel çevresini yağlandırmamak, kırışık olsa da sarkmamış bir cilt. Buna gayret ediyorum ben de...
İlahi @Sparfume45 miiiii?45...
Ben olene dek ac kalsam sadece su icsem o kiloya inemem.. Kemiklerim sadece 45 kilodur... Takilmayin forma morma.. Saglikli olun yeter...
(45 ... 45... 45 nedir yaaa) Çubuk kraker gibi hatun...
Yaw dagilsa dagilsa ne kadar dagilcak... 45 in yarisi gobek olsa nolur Allasen... Ayrica her yaşın bize kattigi guzel seyler var... Olmasa anormal olurdu... Yasinin hicbir belirtisi olmayanlara Android diyorum ben.. Heryerleri estetik... O kadar bicak yiyen beden ruhu hasta eder... O yuzden etraf ruh hastasi insanlarla dolu...İlahi @SparfumeAslında BKİ'ye bakınca normal sınırlar içindeyim bu kilo ile. Boyum 1,57 ve kemik yapım çok ince. (tam bir osteoporoz adayıyım). Siz şanslısınız, sağlam kemik yapısı sağlıklıdır
Gençken ne yesem eritirdim, aldığım kilolar da sağlıklı bir şekilde dağılırdı. Ama artık yeterince hareket etmezsem sağlıksız yerlerde birikmeye başlıyor. Yaş almanın etkileri...
Aynen. Bir kadın var, artık her kimse, herkes o olmaya çalışıyor. Tek tip tornadan çıkmış gibi suratlar, akla hayale gelmeyecek estetik müdahaleler (yanak aldırmak nedir yahu). 20'lerinde gencecik su gibi kızlar moda uğruna mahvediyorlar kendilerini.Yasinin hicbir belirtisi olmayanlara Android diyorum ben.. Heryerleri estetik... O kadar bicak yiyen beden ruhu hasta eder... O yuzden etraf ruh hastasi insanlarla dolu...
Ben de aynı şekilde bu tip işlemlerin daha yaşlı gösterdiğini düşünüyorum. Kırışıklık yok ama ifade yaşlı. En kötüsü doğal değil. Ben bir ara botox yaptırsam mı diye düşünmüştüm. Eşim bana söz verdirtti. Asla yüzüne bir şey yaptırmayacaksın diye. Şimdi iyi ki onu dinledim ve hiçbir şey yaptırmadım diyorum. Çünkü yaptıranların ifadeleri zamanla değişiyor. Doğallık bozuluyor.Aynen. Bir kadın var, artık her kimse, herkes o olmaya çalışıyor. Tek tip tornadan çıkmış gibi suratlar, akla hayale gelmeyecek estetik müdahaleler (yanak aldırmak nedir yahu). 20'lerinde gencecik su gibi kızlar moda uğruna mahvediyorlar kendilerini.
Zorlama gençlik görüntüsü de bence doğal yaş alan birinden daha yaşlı duruyor, yapaylık itici geliyor bana. Sonları "Ölüm Kadına Yakışır"daki Meryl Streep ve Goldie Hawn gibi olacak farkında değiller.
Botoks konusuna ben de eklemek yapmak isterim:) yaklaşık iki yıldır düzenli aralıklarla migren botoksu yaptırıyorum. Yıllar boyu diğer tüm yöntemleri deneyip çare bulamamıştım. Şimdi atakların yüzde seksenini yaşamıyorum yılda iki veya üç kez yeniletiyorum. Ama ne kadar az yapılırsa o kadar iyi. 29 yaşındayım ve ifadedeki gerginliğin ayarsız yapılırsa genç yaşta da korkunç olabildiğini eklemek isterim, üstelik kaslar tembellestigi için uzun vadede alnimiz ve şakaklarimizin cenemize düşme riski varBen de aynı şekilde bu tip işlemlerin daha yaşlı gösterdiğini düşünüyorum. Kırışıklık yok ama ifade yaşlı. En kötüsü doğal değil. Ben bir ara botox yaptırsam mı diye düşünmüştüm. Eşim bana söz verdirtti. Asla yüzüne bir şey yaptırmayacaksın diye. Şimdi iyi ki onu dinledim ve hiçbir şey yaptırmadım diyorum. Çünkü yaptıranların ifadeleri zamanla değişiyor. Doğallık bozuluyor.