Histoires de Parfums Irreverent: Tarzını çok beğendiğim markalardan birisi ve En Aparte serisi adı altında çıkardığı parfümü. Kalitesinden ödün vermeden işine devam etmiş. Karamelize edilmiş bir limon, lavanta efektli tatlı bir reçine tadında pozitif ama hafif balzamik bir açılışı var. Balzamik yapı orta kısımlara gittikçe belirgin şekilde artıyor ve odunsu balzamik bir kıvama geliyor. Tadı çok hoş. Bu kısımda özellikle bergamotun hafifi yeşilimtrak sarılı rengi ve kokusu ile amber-oud-paçuli odunsu gövdesine küçük dokunuşlar yapan kuru kahve ile lavanta dikkatimi çekti. Sıra dışı bir kokusu yok ama çok barışçıl bir odunsu amberimsi çalışma. Parfümün sonlarına doğru hafif tozlu ve pudramsı bir amber kolonu üzerinde olgun bir tatlımsılık kalıyor. Benzer sonlar çokça mevcut. Ama ₺ bazındaki yüksek fiyatı nedeniyle fiyatının sanki altında kalıyor gibi. Yurt dışı fiyatının 220€ gibi bir şey olduğunu düşünürsek özellikle. Genel beğenisi yüksek, performansı ortalama bir güvenli liman. Bu tarz tatlı reçinemsi odunsu parfümleri sevenler bir şans verebilirler. Reçine çok hafif ve lavantanın etkisiyle olsa gerek aromatik bir tatlılığa bürünmüş. Aklınıza Fille en Aiguilles ya da Norne gibi sağlam reçineli parfümler gelmesin. HdP kalitesinden ödün vermediği için gayet keyifli hissettiriyor koklarken. Ama dediğim gibi çok özel bir parfüm değil. Daha çok güvenli demem gerekir bu parfüm için.
Profumi del Forte Tirrenico: Profumi del Forte ile ilk tanışmam Ambra Mediterranea ile olmuştu. Gerek parfüm kalite hissiyatı, gerek gücü, şişesi, kutusu… Parfümde fazlasıyla İtalyan markalarına meraklı olmam ve o kültürün akımlarını beğeniyor olmam vesilesiyle gönlümde kocaman bir yer edinmiş ve zihnimde de aynı büyüklükte merak uyandırmıştı diğer parfümlerine. Sonrasında denemelerin ardı gelmeye başladı tabii ki. Diğer denediğim parfümlerini de daha sonraki yazılarda kısa kısa özet geçmeye çalışacağım. Tirrenico parfüm kalitesi ve sağlam içeriği ile resmen maça 1-0 önde başlıyor. Bolca tuzlu aromatik odunsular, Akdeniz meyvelerinden oluşan bir salata parfüme start veriyor. Deniz efekti biraz yosun ağırlıklı ve açık yeşile çalan bir renkte. Renklerle anlatmayı seviyorum. Parfüm orta notalara ilerledikçe deniz teması daha da sağlamlaşıyor ve ortaya çok ince bir meşe yosunu ve sandal ağacı yumuşaklığında taptaze fesleğen ve ferah bir rezene çıkıyor. Müthiş bir aromatik deniz kokusuna dönüşüyor. Ferahlığı rezene ile sağlanmış sanırım. Bu tarz işlere göre deniz yosunu ve nane ile verilmeye çalışılan ferahlık tarzının tamamen dışında ve çok beğendiğim bir yöntem. Yazlık parfüm çalışması yapacak olsam kafamdaki tadı yine İtalyanlarda bulacağıma eminim. Orta-alt kısımlar bol deniz suyu ve tuzu içeren bir odunsu gövde üzerinde ferah rezene ile taze fesleğenin hâkimiyetinde ilerliyor. Açılıştaki Akdeniz meyve salatası mazide kaldı. Performansa gelecek olursak ortalama desek bu tarz yazlıklar için hiç de haksızlık etmiş sayılmayız. Bravo!
Aesop Hwyl: Aesop markası, odunsu parfümleri ile dikkatimi çekmişti. Hwyl de Comme des Garçons Wonderwood kafasında, kuru, buruk bir odunsu. Kuru-tatlı baharatlar ve bolca kekik ile açılıyor. Orta kısımlar odunsu gövdenin temel elemanlarını vermeye başlıyor. Kâbe samanı, servi ve odunsu notalar. Ama servi ve Kâbe samanı başrolde. Bu odunsu gövde iyice yerleşiyor ve buhur burukluğu ile parfüm salt odunsu bir sunum izleten benzer gruptaki arkadaşları arasına katılıyor. Ben çok fazla seviyede Comme des Garçons Hinoki’ye benzettim. Wonderwood’u da andırıyor ama daha reçinemsi gelmesinden ötürü Hinoki’ye yakın. Ben bu tarz parfümleri seviyor olsam Hinoki’yi alır köşeye çekilirdim. Hwyl’in tek artısı orta-alt kısımlardan itibaren bitişe kadar eşlik eden reçinemsi yapısı ve bilhassa başlardaki taze ve kaliteli kokusu. Bunların dışında, parfümün performansı ortalamanın biraz altında kalıyor. Özellikle tende 6-7 saat kadar dayanıyor. Bana göre çok özel bi tarafı yok.
Comme des Garçons Concrete: Değişik işlere imza atmayı seven markalardan birisi olan CdG, beton anlamına gelen Concrete isimli yeni parfümüyle yine zihin yakmaya çalışmış belli ki. İçerisinde betondan izler olmayan, ne çimento, ne de kum kokan, tam tersine aromatik tatlı bir odunsu olan bir parfüm tasarlanmış. Gayet unisex ama amacı ne? Sadece güzel kokmak mı? İçerisinde itici gelen bir sentetiklik de barındırıyor. Tatlımsı yapının içerisine gizlenmiş durumda bu her ne ise. Bazı çamaşır deterjanlarını andırır bir temizlik hissi veriyor uzaktan. Sığ bir tasarım ve tamamen güzel kokmak için çıkarılmış. Beni iten bir tatlılık var içerisinde ama ne olduğunu çözemedim. Meyve şekeri ya da bayık meyve şekerli sakız gibi bir tatlılık. En azından bu tatlılık biraz daha yanmış, dibine almış ya da karamelize edilmiş bir tatlılık olarak yer alabilirmiş. Performans standart CdG ayarında.
Couteau de Poche Fumabat: Bu devirde eski kafa maskülen vintage parfüm arayıp da bulamayanlar için dertlere deva bir parfüm! Pehh! İçinde ne yok ki! Meşe yosunu, yemyeşil çam reçinesi, çok sağlam bir deri, duman, Kâbe samanı, taze karanfil yaprakları, kasnı otu (galbanum), buhur (olibanum)… Görüyorsunuz! Anlatmaya gerek yok! Sdafsdafsdaf… Herbal eksenli, yüksek kaliteli materyaller ile harmanlanmış, yeşil çay, bolca karanfil ve aromatik reçinelerle başlayan bir parfüm. Sonrası bildiğimiz, daha doğrusu aşina olduğumuz eski tarz maskülen odunsu gövde. Karanfil ve çam reçineleri iç açıcı. Kokladıkça koklayasım geliyor. Şu günde neden ağır abi masküleni kokmak isteyeyim ki diyebilirsiniz ama gerçekten koklaması bana aşırı keyif verdi. Kullanımı hem ortam olarak, hem de kişilik tarzı olarak oldukça sınırlı. Orta kısımdaki meşe yosununa süper bir deri ve yanık, isli Kâbe samanı (vetiver) eşlik ediyor. Çok boğucu değil. Yani en azından Athunis gibi yanmış ve sönmüş bir Kâbe samanı (vetiver) değil. Buna yanmakta olan hatta tütsüvari dumancıklar veren diyelim. Çok fazla beğendim. Ama bu kısmı sadece. Geneli itibariyle kalitesi dışında başta da söylediğim gibi eski tarz bir maskülen ve günümüz için nostaljiden öte yeri yok bence. Keşke elimde olsa da isteyen herkese dekantını yollayabilsem diyerek; kullanım olarak kendime ve yaşadığım yüz yıla uzak gördüğüm, tüm bunların tersine müthiş bir zevki de olan, geceleyin bir dağ evinde şömine başında bileğime iki pıst yapıp meşe yosunu keyfi yapacağım bir çalışma. Dağ evini nerde bulduk tabi? Bir de o var. Ben de köyde ateş yakar ve başına geçerim. Unutmadan! Performansı da çok güzel oldu bende. Özellikle kalıcılığı ve saatler ilerledikçe ortaya çıkan katmanlı yapısı büyük artı. Ama doların alıp başını gittiği şu devirde 50ml’lik şişesine 160$ vermek biraz cebinize kalmış. Bölüştürme yöntemiyle 3-5 ml kadar arşivleyip saklamak, arada koklamak için ideal. Zengin bir odunsu.
Zoologist Perfumes Moth: Zoologist markası binbir içerik ile tasarım yapmaya alışmışken, Moth isminde yeni zengin içerikli parfümünü de piyasa salmış bulunmakta. Moth yani güve… Beklentim ise bol kuru baharatlı, hatta kuru çiçeksi (ölmez otu nam-ı diğer immortel, kekik çiçeği gibi kuru ot kökenli çiçekler), amberik bir odunsu. Yani adından mütevellit, biraz kütüphane rafı gibi koksun istedim. Hey yavrum! Ne aradın ve ne bulasın? Yıktın beni Moth! Çok parlak yeşil sarı bir açılış ve hemen ardından gelen yeni verniklenmiş, taze keresteden yapılmış bir odun tadı. Bekliyorum… Orta kısımlar geldi sanırım. Başlangıcı uzun sürüyor çünkü. Yarım saat sonra gibi ortaya daha reçineli, hayvansal bir tatlılık içeren, bolca kedi otu (heliotrope) ve bazı çiçeksiler algıladığım bir faz var karşımda. Başlangıçtaki vernikvari reçine tadı yerini tatlış şeylere bıraktı gibi. Şimdi biraz daha buruk ve tatlılığın ardında kuru karanfil, kimyon, agar ve safran seçiliyor. Kalitesi üst düzey ve Zoologist markasına yakışan bir seviyede bence. Hafif bir dumansılık var ama içerik çorba oldu burnumda. Neyin ne kadar koktuğu sadece uzaktan gelen esintileriyle seçilebiliyor. Bir sıralama yapmam pek mümkün olmadı ama en çok algılayabildiğim ve tanıdığım notaları yazmaya çalıştım. Algılayamadığım veya net olmayan daha tonlarca nota bileşimi içeriyor. Sevindirici şey ise, parfümün orta-alt kısımları yaklaştıkça çok değil ama zorlamayla güvelenmiş tahta kokusu salmaya başlamış olması. Ben çok şartlandım bu işe! Kesinlikle eskimsi bir havası var. Özellikle sonları ballı çiçekleri de andırıyor. Parfüm için genel olarak ballı/tatlı çiçeksi kuru odunsu diyelim. Çiçeksi odunsu demek çok sığ olur. Derin bir parfüm çünkü. Ama kokusu kesinlikle konsept. “Eski kokuyor bu” şeklinde bir geri dönüş almanız muhtemel. Beni ters köşe etti.
Zoologist Perfumes Hyrax: Bu parfümü sıkıp insan içine çıkacak bir delikanlı aranıyor! Foruma ilanen duyurulur! Kirli parfüm sevenleri zorlu bir sınav bekliyor. Kendimi vahşi hayvanların arasında, yaban faresi, misk kedisi ve kunduz yerken buldum resmen. Üstüne de viskimi yudumladım. Şimdi midemden bolca ağzıma geliyor kokusu. Üzerine biraz safran çiğneyeyim dedim. Bir tutam da sümbül ve gülü, pembe biberle karıştırıp gargara yaptım. Ağzım burnum bu kokuyla doldu a dostlar! Müthiş ötesi bir hayvansallık içeriyor. Benim diyen bunu kullanıp insan içine çıksın. Karantinaya alınmazsa bu işi bırakıyorum (abartılı komiklikler, şakalar…). Pekji Cuir6’nın epey bir seyreltilmiş haline bir damla Holyshit damlatın ve geriye çekilerek gül-sümbül-safran yağı ekleyin. Sonrasında viski ile karıştırıp yüzünüze gözünüze sürebilirsiniz. Sınırları çoktan aşmış, parfümden çok neye olsa benzeyen, çılgınlık peşinde olanlar için koklaması inanılmaz keyif veren, bambaşka bir mecra ve macera. Köşeli bile değil direkt dikenli tasarımlar olan Cuir6 ve Holyshit’inden sonra beni en çok zorlayan ve sınırlarımı genişleten üçüncü parfüm Hyrax oldu. İçinizdeki hayvansal dürtüleri coşturabilir, etrafı parçalayasınız gelebilir dikkat edin!