- Katılım
- 22 Mar 2023
- Mesajlar
- 573
Arkadi&Boris Strugatski- Kıyamete 1 milyar yıl
Jose Saramago - Körlük kitabının yeri bende hep ayrı olacak çünkü bu kitabı okuduktan sonra covid-19 oldum :)Muhakkak okunması gereken kitaplar listesi bir çok yerde var ama ne kadar gerçekçi emin değilim.Sizleri en çok etkileyen kitaplar hangileri? Ben kendi adıma yalın yazım dili olan kitapları seviyorum.Kim kimdi gibi birbirine yakın isimlerin geçtiği kitapları, sayfalarca betimlemeye giren kitapları sevmiyorum.Bu sebeple aşağıda yazdığım kitapları herkese öneririm
zülfü livaneli serenad : bu kitabı muhakkak okuyun çok sadece bir anlatımı var.Bilmediğiniz yeni şeyler öğrenecek, şaşıracak ve mutlu olacaksınız.bence bir baş yapıt
ken grimwood sil baştan : muhteşem bir bilim kurgu.Özellikle yas dönemindeyseniz hayata karşı kaygılarınız varsa muhakkak okuyun derim
zülfü livaneli kardeşimin hikayesi : bir livaneli klasiği,bir katil var onu arıyacaksınız.Sevgiye dair içinizi ısıtacak bir kitap
orhan pamuk masumiyet müzesi : normalde betimlemelerle dolu kitapları sevmem.Bu kitapta 30-40 sayfa okuyorsunuz ama hiç bişey olmuyor sayfalarca betimleme var ancak kitabın sonuna geldikçe kendinizi kahramanın yerine koyuyorsunuz onun ruh haline giriyorsunuz.Kara sevda çekmişler okusun derim.
José Mauro de Vasconcelos şeker portakalı : Zeze sen ne tatlı çocuksun öyle.Muhakak okunması gereken bir dünya klasiği
Irvin D. Yalom bir psikiyatristin anıları : Çok başarılı bir kitap.Psikolojiye ilgisi olanlar okumalı
Gary Small bir psikiyatristin gizli defteri : Çok başarılı bir kitap.Psikolojiye ilgisi olanlar okumalı
José Saramago Körlük : Bir dünya klasiği okumadan olmaz.Squit game halt etmiş.İnsanın nasıl vahşileştiği sizi şaşırtacak
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna : Okuması kolay türk edebiyatı klasiği beklentimi karşılamasada yinede çok güzeldi
zülfü livaneli son ada : Livanelinin en siyasi kitabı.Komünizim toz pembe gösterilsede çok başarılı bir anlatımı var.Böyle bir adada yaşayacaksak herkes komünist olur :)
Ardından hemen görmek adlı eseri okuyun körlüğün devamı zaten.Jose Saramago - Körlük kitabının yeri bende hep ayrı olacak çünkü bu kitabı okuduktan sonra covid-19 oldum :)
Bir salgın kitabı okuyup, salgın bir hastalığa yakalanmak... :) :)
Tamamdır, okunacaklar listesine eklendi bileArdından hemen görmek adlı eseri okuyun körlüğün devamı zaten.
Benimde hayatımdaki dönüm noktalarından biridir bu kitap.Dino Buzzati'nin Tatar Çölü'nü, okumayan arkadaşlara kesinlikle tavsiye ederim. Okuduğum kitaplar içerisinde, beni en çok etkileyen kitaptır.
Okuyucular genelde bilinen, sosyal ortamlarda reklamı çok olan kitaplara yöneliyor. Bu kitap gibi, pek bilinmeyen cevherler arada kalıyor, öne çıkamıyor.Benimde hayatımdaki dönüm noktalarından biridir bu kitap.
Bu kitabı yazmak için girmiştim tam da.:)Asimov’un “Sonsuzluğun Sonu” kitabı bugüne kadar okuduğum en iyi bilim-kurguların başında gelir.Keza bu kitap meşhur vakıf ve robot serilerinin de temelini oluşturur.
Tebrikler, hepsi birbirinden güzel eserler. Kendimden başka Amin Maalouf'un Tanios Kayası'nı öneren ilk sizi gördüm, bence en kıymetli ve sofistike eseri gözardı edilse de.Yukarıda yazılanlara ek olarak;
Franz Kafka: Dönüşüm,Şato
Emile Zola: Germinal
Jose Saramago: Körlüğün hemen ardından Görmek okunmalı
Stefan Zweig: Satranç
Amin Maalouf: Doğunun Limanları, Tanios Kayası
Hermann Hesse : Bozkırkurdu,Siddhartha
Sabahattin Ali: Kuyucaklı Yusuf
Jean-Christophe Grange Kızıl Nehirler
Bence körlük kitabından daha iyi olabilir hatta. Okuyalı baya oldu ama sanki görmek kitabından daha çok etkilenmiştimArdından hemen görmek adlı eseri okuyun körlüğün devamı zaten.
11 22 63'ün dizisi de çok güzel.sapiens – yuval noah harari
insanı anlamaya çalışan çok kitap yazıldı ama sapiens bunu neredeyse mitolojik bir dille yapıyor. tarih, biyoloji, ekonomi, din, teknoloji… hepsini tek potada eritiyor. insan türünün kendi kendini kandırma biçimlerini, inanarak nasıl şekil aldığımızı gösteriyor. okurken “biz kimiz?” sorusu basit olmaktan çıkıyor. bitirdiğinde sadece geçmişi değil, geleceği de sorgulamaya başlıyorsun.
the name of the wind – patrick rothfuss
fantastik ama şiir gibi. kahraman değil, anlatıcı ön planda. kvothe’un hikayesi sadece büyüyle değil, müzikle, bilgiyle ve trajediyle dokunmuş. bu kitapta macera değil de anı biriktiriyorsun. dilinin akışı, dünya kurulumunun inceliği, karakterlerin insani derinliği... hepsi bir arada. uzun ama bitmesin diye yavaş yavaş okunur.
stephen king – 11/22/63
king burada korkudan çok zamanla oynuyor. bir öğretmen, tesadüfen geçmişe açılan bir kapı buluyor ve kennedy suikastını önlemeye çalışıyor. ama geçmiş, değiştirilmekten hiç hoşlanmıyor. kitap sadece tarihsel bir “ya şöyle olsaydı” hikayesi gibi değil de kader, pişmanlık ve zamanın ağırlığı üzerine ustaca bir deney. hem gerilim hem duygu var, king’in en olgun işlerinden biri.
shogun – james clavell
japonya’nın feodal dönemine batılı bir gözle değil, neredeyse samuray gözüyle bakmak bu kitapta mümkün. diplomasi, savaş, aşk, ihanet ve onur… her şey var. ama asıl mesele kültür çatışması değil, insanın uyum sağlayabilme kabiliyeti. uncharted veya one piece seviyorsan, bu kitabın atmosferi seni boğmaz, sarar.
the old man and the sea – ernest hemingway
basit bir hikaye: yaşlı bir balıkçı, deniz ve büyük bir balık. ama satır aralarında insanın onuruna, yalnızlığına ve direncine dair her şey var. hemingway burada sade dilin nasıl kudretli olabileceğini gösteriyor. okuması kolay, sindirmesi zor. bitirdiğinde bir kitap değil, bir hayat dersi taşımış oluyorsun.
dune – frank herbert
çölün ortasında bir evren, suyun altından bile daha değerli bir madde, politik labirentler... dune, sadece bir bilimkurgu sayılmaz. güç, inanç, ekoloji ve kader üzerine yazılmış bir destan. karakterlerin konuşmalarında bile felsefe var. uncharted 4’teki hazine avı neyse, dune’daki “spice” odur. ama buradaki hazine, insanın içindeki kontrol isteği.
the art of war – sun tzu
bu kitap sadece askerî strateji değil, hayatta kalmanın kılavuzu. iş, siyaset, ilişkiler… her alanda geçerli prensiplerle dolu. ama asıl değerini sessizliğinde buluyorsun; “savaşmadan kazanmak” düşüncesi, zamanla bir felsefeye dönüşüyor. okuyan herkesin yaşıyor gibi hissettiği o kadim bilgelik burada.
the alchemist – paulo coelho
herkesin bir “kişisel menkıbesi” vardır der coelho. bu kitap basit görünür ama derin bir yankı bırakır. kimileri için spiritüel, kimileri için felsefi bir yolculuktur. ama özü şudur: kaderini ararken, zaten orada olduğunu fark etmek. narnia gibi, basit bir hikayede büyük hakikat gizlidir.
the call of the wild – jack london
soğuk topraklar, vahşi doğa, içgüdüler… ama aslında insanın içindeki hayvanla barışma hikayesi. buck sadece bir köpek değil, insanın unuttuğu doğa sesidir. london’un anlatımı öyle canlıdır ki, karın altında yürüyen adımları duyarsın. doğa temalı ama insanın özüne dokunan bir eser.
the picture of dorian gray – oscar wilde
ahlak, güzellik, günah ve yozlaşma… wilde’ın kalemi zehirli bir zarafete sahip. dorian gray’in hikayesi sadece bir portre değil, insanın kendi vicdanına ihanetinin resmi. cümleler öyle keskin ki, her satırda bir aforizma gizli. okuduktan sonra kendi yansımana biraz daha dikkatli bakarsın.