Güne Şiir Bırak

  • Konbuyu başlatan ukiyo
  • Başlangıç tarihi

ibrahimB.

Perfume Lover
Satış Onaylı
Katılım
26 Ağu 2017
Mesajlar
1,695
Sevgilime Bir Kefen

Alçak sesle uçuyor üzerimden
saçları kına yakılmış bir kadının mihrabı
bu gövermiş güz günleri çıldırtır
çileden ve kitaplardan çıkartır insanı
urlar, karınca cesetleri
titreyişlerle örtülür üstüm
merak
bir devrimcinin hazırlığıdır
ve alçacık bir sesle uçar üzerimden
kanser, begonya, ölüm.

Beyaz tülbentler camın arkasında
ve çıkarılmış insan gözleri
kırk batman ağırlığında sahici insan gözleri
bağrına taş basan ana
o ananın ölüsünden kalkan toz
ey acılar gardiyanı, ey güz gündüzleri.

Bir isyankar çetecinin yağmuru altında
kendi kavruk güzelliğimi yumrukluyorum
kulunç gibi giriyor öğleden sonraki cumartesinin
umudum
ki hırçın bir hayvandır durmadan
kalgıtır banknotları, miting alanlarını.
Ve tarçın kokusu ve yorgunluklarla
oturduğumuz evleri tıkayan
merak
bir devrimcinin hazırlığıdır.

Yıkanır bazı bakır dövücüleri çarşılarda
şakırtılarla sürüklenir bazlama açan kadınlar
dibeklerinde inatlarını döven
hınzır umutlarını döven kadınlar şakırtılarla.

Benim harcım değil bir yar sevmek gizliden
her yanım bin türlü merakla dalanmakta
o loş buhur kokuları, analarımız
aşererken toprak yiyen analarımız
yüreğimin palamarlarını çözüyor aya karşı
gökçe sancım zonkluyor bileklerimde
zonkluyor talaşlar, talaşlar
şakağıma vuran balyozun talaşları.

İsmet Özel
 
U

ukiyo

Misafir
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat.
 

Mbstar

Moderator
Moderatör
Katılım
15 Eki 2017
Mesajlar
2,877
Bana şiir seslenmiş
duymamışım
Seslenmiş hayat duymamışım
Denizmişim
duymamışım martıyı
Maviymişim
Ağlamış gök, duymamışım
Bir çift göze dalmışım
Bir hâyâle
Bir ummana
İçime oturmuş sessizlik
Sevgi demiş, hasret demiş, acı demiş
Ben kendimi duymamışım

Yaşamak unutmuş beni
Meğer ne çok ölmüşüm
Ölmüşüm de duymamışım...

Duymamışım
Nazım Köyce
 

Erkan Ağa

Founder Member
Satış Onaylı
Katılım
10 Mar 2015
Mesajlar
1,797
“Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan
Sicim yağmur taklidi
Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan
Bardağa bir kaç çiçek ıslamaktan.
Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut
Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla
Parmağıma düşen bir damla kandı aşk.

Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan
Oturup ağladım sonra, şaşırdın.
Bu, “süper” oluşta canımı acıtan birşeyler vardı.
Canımın acısıydın.
Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.
Sevişmiştik.
Evde binlerce tespih böceğinin ayak izleri
Sevişmiştik.
Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü
boşaltmış gibi

Seni sevince kıpırdayan her şiiri
Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.

Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.
Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini
Bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim.
Herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine.
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Herşeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şekeri gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Yüzüme bir daha çiçekli masa örtüleri sermeyeceğim.
Sokakta kuş ölüsü bulmuş çocuk gibi ağladım.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hâlâ belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.

Sonra gittin
Gözlerin bir yeşil fanila unutulmuş balkonda
Sicim yağmur taklidi
Artık iyice inceldi…”



Erkan Ağa
 

Erkan Ağa

Founder Member
Satış Onaylı
Katılım
10 Mar 2015
Mesajlar
1,797
Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
Hep böyle mi bu?
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer...
Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden!
Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.

Erkan Ağa
 

Scentless

Extrait de Parfum
Katılım
14 Nis 2017
Mesajlar
397
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.

Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
 

Scentless

Extrait de Parfum
Katılım
14 Nis 2017
Mesajlar
397
Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara
Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler

Biraz da serüvendi yaşamak
Belki yatkındı büyük yolculuklara
Ki serüvenler daima büyük aşklar
Ve büyük yolculuklarla başlar

Anıları aşkları ve bir kenti
Bırakıp gidebilirdi apansız
Apansız başlardı yolculuklar
Hangi saatinde olursa günün
Ve hep kar yağardı nedense
Durmadan kar yağardı yol boyunca
Ve nasılsa yok olup giderdi hüzün
Kent görünmez olunca arkada
Ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından
Ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun

Ne zaman yollara düşse biterdi acılar
Gül yüzlü sular fışkırırdı toprağın karnından
 
U

ukiyo

Misafir
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
 

almıla

Perfume Lover
Katılım
23 Tem 2016
Mesajlar
1,928
Yağmaya tereddüt eden yağmurlara baktın mı hiç?
İzledin mi gülerken ağlayan çocukları?
Şehrin bütün kreşleri potansiyel mutsuz kaynıyor
Kafayı yemiş bir çağın göbeğindeyiz kuzum
Sadece annenler değil bütün coğrafya delirmiş
Tek ben değilim meczup, mahalleniz komple manyak
Lakin seni koruyamam, koruyacak yerlerim yara
Ama olsun sen bana ağlama
Ağlayacaksan eğer, kendine ağla!
 

almıla

Perfume Lover
Katılım
23 Tem 2016
Mesajlar
1,928
Ağla, sararan yaprakları son defa görüyoruz
Ağla, sigaramız bitti saat onu geçti çoktan
Ağla, kimse sevmiyor bizi ne devlet ne çocuklar
Ağla, bahçelerine kaçan topumuzu kesmişler
Ağla, benim yaralarım muhtemelen bulaşıcı
Ağla, simitçi haklı varlığım bir tür dert!
Ağla, bana bulaşan bir daha iflah olmaz
Ağla, annemgil dahil bütün canlılar ölümlü
Ağla…
Benden çok
Sana yazık!
 
U

ukiyo

Misafir
Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum
kor dantellerden bu yolu, ormanın altına
yeter ki oku onu.

Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua,
ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm
gözyaşına inandım. Öyle uzun ki dünya;
katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya.
Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.

Ah! Yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,
büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü;
kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın.

Kim anlayacak bu kor işaretleri?
Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan.
Ovada ve dağda saklı bir mavi için
düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı,
çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara.

Kışa girdik kıştan çıktık
ama değişmiyor insan
karınca duası diyorlar ördüğüm yola.
 

ERGUN

Administrator
Yönetici
Katılım
3 Nis 2015
Mesajlar
3,831
maskulinizm

yasamak ne güç seymis
kadinlar ögrettiler bana
basta anam
hamamda kaynar sular dökerek basimdan
onlar uyandirdilar beni çocukluktan
erkek olup üstlerine çikayim diye
bu öyle bir esatir ki
hem esir tüccari olacaksin, hem esir
ve vücutlarinin akkagitlarina yazdigim o siir degil,
med-cezir...
kadinlar dogurdular beni bagira bagira
gine onlar öldürecekler beni asktan
bagirta bagirta...

CAN YÜCEL
 
U

ukiyo

Misafir
s-322881ef3c6c984343160ac6e192039fc9a4609b.jpg


"Üç kere üç dokuz eder
Bilirsin,
Birin karesi birdir.
Karekökü de bilirsin.
'Mutlu aşk yoktur',
bilirsin...

Ama baharda ya da dışarda,
Sonsuz göğün altında,
aşkın aşkla çarpımı,
garip bir biçimde,
hep sonsuzdur,
karekökü de yoktur..."
 
U

ukiyo

Misafir
XVIII
en acısını sevgilim en acısını
tadayım istedin:

en acısı buydu.

XVII
omurgamı aldın benim.
omurgamı aldın.
omurgamı aldın.
omurgamı.

niye?
 

almıla

Perfume Lover
Katılım
23 Tem 2016
Mesajlar
1,928
Sen derdini dünyaya anlatır rahatlarsın
Ben ağaç kuytusunda ağlayarak rahatlarım.
Şimdi burada, bu çağda, bu yerde, şirintepe parkı'nda kırk yaşımda
Ben bütün bir geçmişin istisnasız hatalısıyım
Sen olup bitemeyenlerin müstehzi kaybedeni
Nasıl helalleşip de olaysız dağılalım?
 

mehmet1

Eau de Toilette
Katılım
24 Şub 2018
Mesajlar
74
Hangi cümlenin yitik öznesisin Leylâ
Uzun ,siyah saçlarını hangi poyraz dağıttı
Meltemlerden incinen tenin,ne zaman öğrendi çöl rüzgarında yanmayı
İnciler saçan dudağına,bu kavruk ağıdı kim yaktırdı söyle

Sana geldim
Çöl ayaklarımda değil,vücudun çölünü aştım da geldim
Ben benden geçtim de geldim
Kırdım benlik aynasını,ben senden geçtim de geldim

Gözlerinde buruk yaşlar
Ne olmuş sana Leylâ,üşümüş sanki umutların
Küsmüş yanağındaki gül,tarumar olmuş bahçeler
Mahzun duruşun Leylâ,yıkıyor dirençli dağlarımı

Bir söz yeter,cümle istemem
Ay ışığında düşler eğirdim,kelimelerden aşkı beğendim
Diken batsa da ayaklarıma,geçtiğim yollara güller diktim
Bu suskunluk Leylâ
Kırıyor pervanenin kanatlarını
Bir kraterin ucundan düşüyorum yanardağa

Yorulmuş ellerin Leylâ
Kim beğenmiş sana bu dargınlık bu yalnızlık libâsını
Hangi terzi kesmiş bu kefeni sana
Dudağındaki mimi çöz
Işıl ışıl dökülsün kelimeler dudaklarında

Yak mumu Leylâ,pervâz olayım
Buruk yarana ağlatayım bulutlarımı
Şal yapayım omuzlarına duâlarımı
Bir kez değsin bakışların kanatlarıma
Bir kez değsin sesinin rüzgarı alnıma
Yoksa dolu dizgin atlar çatlayacak sahrada


Ey kalbimdeki kâdim acı,billûr kâse
Bu gece de sana geldim
Bu gece de ülkemi sana getirdim
Bir ülkede iki şâh olmaz
Kalelerimi yıktım,atları yılkıya saldım
Piyonlarımı azat ettim de geldim
Yorgun zavallı bir pervâneyim Leylâ
Sohbet-i cânâna geldim
Herkes mecnûna ağlarken
Mecnûn âh u efgânını arşa çıkarırken
Sen sükûtu seçtin
İşte bu yüzden sana, o sırra âşina olmaya geldim

Bu gece de kapındayım Leylâ
Tan yeri ağarana kadar
Siyah ip beyaz ipten ayrılana kadar
Es-sela diyene kadar ezan
Fecr-i kâzip sönene kadar

Anladım Kâf dağındasın
Anladım zümrüd-ü ânkâsın


Canan Köksal

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

almıla

Perfume Lover
Katılım
23 Tem 2016
Mesajlar
1,928
Yanlış saçaklarda kuruyan iki kısmetsiziz şimdi
Sığınacak liman arıyoruz, gemimiz battı batacak
Balıklara, turistlere, minarelere rezil olduk
Söndü sönmez sandığımız böğrümüzdeki mor sancak
Şimdi bu kadar saçmalığın üstüne
Söyle bizi kim anlayacak
Kim anlayacak bizi
Bizi kim...
 

Erkan Ağa

Founder Member
Satış Onaylı
Katılım
10 Mar 2015
Mesajlar
1,797
Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.

Erkan Ağa
 

almıla

Perfume Lover
Katılım
23 Tem 2016
Mesajlar
1,928
her türden eksiklikle mücadele ederim
ve kuvvetle muhtemel gelirim de üstesinden
fakat nasıl baş ederim gaybla
kader bazen yolları çatallanan bahçe
ve sık sık sınanıyor bir şeylerle sadakatimiz
garpla ve şarkla ve başka insanlarla
 
U

ukiyo

Misafir
“Gül kokuyorsun bir de
Amansız, acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese.”
 
U

ukiyo

Misafir
Elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur götürecek yoksa beni

geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylülse ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur götürecek yoksa beni.
 

Hayrullah

Pure Parfum
Satış Onaylı
Katılım
7 May 2016
Mesajlar
635
Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka
sonuçları bir bir gözden geçiriyorum
pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can
madenlerin buharından elde edilen büyü
bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular
nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan
nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.

Denedim. Soğuk sular dökünüp fırladım sokaklara
sorular sordum nice kara sıfatları üstüme alaraktan
ipte boynum, ağzım şehvet yalaklarında
çapraştım, and içip ayna kırdım
doğadan bir vahiy bekledimse boşuna
baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.

Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor. Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.

İsmet özel
 
Üst