En Son İzlediğiniz Film

[KeNZai]

john carpenter, aksiyonu, kung-fu mitolojisini ve 80’lerin absürt mizahını aynı potada eritiyor. film, bilinçli bir ‘b-sinema’ estetiğiyle kendi kitsch dünyasını yaratıyor. saçmalığın eğlenceye dönüştüğü, türler arası bir parodi

 

[KeNZai]

wong kar-wai, aşkı kelimelerden çok bakışlar, renkler ve sessizliklerle anlatıyor. kamera, dar koridorlarda ve yavaş hareket eden karelerde, imkansız bir ilişkinin ağırlığını izleyiciye hissettiriyor. film, kırmızıların, yeşillerin ve yağmurun içinden geçen bir duygu şiiri

 

[KeNZai]

jonathan glazer, holokost’u göstermeden hissettiren ürpertici bir deneyim yaratıyor. kamera çoğu kez gündelik hayatın sıradanlığında gezinirken, arka planda görünmeyen ama varlığıyla titreten bir dehşet yankılanıyor. film, kötülüğün sıradanlığını en rahatsız edici şekilde ortaya koyuyor

 

[KeNZai]

ang lee burada dövüş koreografilerini şiirsel bir dile dönüştürüyor. uçuşan kılıçların arasında asıl mesele onur, aşk ve özlem. görsel ihtişamla beraber, uzakdoğu felsefesinin dinginliği perdeye sızıyor. film, epik olduğu kadar kırılgan bir aşk hikayesi aslında

 

[KeNZai]

wes anderson’ın simetrik kadrajları ve pastel tonları, bir ailenin dağılmış ruhunu çocuk kitabı estetiğinde anlatıyor. komedi ile hüzün arasındaki ince çizgide gezinen film, karakterlerini karikatür gibi sunarken aslında çok derin yaralara dokunuyor. anderson’ın sineması burada tam anlamıyla bir melankoli resmi

 

[glynosef]

Leviathan (2014) - IMDB: 7.6
Suç, Dram​

 

[glynosef]

Tepenin Ardı (2012) - IMDB: 7.2
Dram, Gizem​

 

[glynosef]

Tropa de Elite - Özel Tim (2007) - IMDB: 8.0
Aksiyon, Suç, Dram​

 

[glynosef]

Everest (2015) - IMDB: 7.1
Aksiyon, Macera, Biyografi​

 

[KeNZai]

paul thomas anderson, moda dünyasını bir karakter laboratuvarına dönüştürüyor. daniel day-lewis’in titizliğiyle işlenen her sahne, kontrol ve teslimiyet arasındaki gerilimi hissettiriyor. zarif görüntüler altında saplantılı bir aşk hikayesi gizli; film ipek kadar yumuşak ama aynı zamanda diken gibi batan bir his bırakıyor

 

[KeNZai]

justine triet, bir mahkeme salonunu insan ilişkilerinin röntgenine çeviriyor. gerçeğin parçaları sürekli değişirken, film izleyiciyi hakim değil, jüri konumuna sokuyor. sakin temposuna rağmen sürekli tedirgin eden, her bakışta başka bir ihtimali düşündüren bir yapısı var

 

[roylemonia]

death of stalin
ilk bir saat çok hoştu. sonrasını hatırlamıyorum uyumuşum

 

[KeNZai]

yorgos lanthimos’un alaycı bakışı, saray entrikalarını grotesk bir komediye dönüştürüyor. geniş açılarla çekilmiş sahneler, ihtişamın içinde boğulan karakterlerin yalnızlığını vurguluyor. olivia colman, emma stone ve rachel weisz üçgeni, hem güç mücadelesi hem de kırılganlık üzerine kurulu bir dans gibi işliyor

 

[KeNZai]

pta burada romantizmi tuhaf bir öfke patlaması gibi ele alıyor. renklerin, seslerin ve sessizliklerin arasında adam sandler’ın o garip gerginliği sanki filmin ritmini belirliyor. aşk, burada huzur değil; bir çeşit delilik hali. film bittiğinde ne izlediğini tam tanımlayamıyorsun ama bir his kalıyor, o da yeter.

 

[umutsvs]

Tarantino ama tarararararantino tarzında. Bence dram kadar komedi filmi. karşınızda Soysuzlar Çetesi.

 

[KeNZai]

safdie kardeşler, panik atak gibi bir film yapmış adeta. kamera hiç durmuyor, diyaloglar üst üste biniyor, her sahnede kalp ritmi yükseliyor. adam sandler’ın performansı, başarısızlıkla hırsın birbirine karıştığı bir karakter portresi gibi. film bittikten sonra sessizlik bile lüks geliyor

 

[umutsvs]

Ekli dosyayı görüntüle 36743

safdie kardeşler, panik atak gibi bir film yapmış adeta. kamera hiç durmuyor, diyaloglar üst üste biniyor, her sahnede kalp ritmi yükseliyor. adam sandler’ın performansı, başarısızlıkla hırsın birbirine karıştığı bir karakter portresi gibi. film bittikten sonra sessizlik bile lüks geliyor

yorgunken izlenilmemeli

 

[KeNZai]

kathryn bigelow, savaşın adrenalinini bağımlılığa dönüştüren bir bakışla yaklaşıyor. bomba imha ekibinin her görevi, ölümle flört eden bir rutin hâline geliyor. film, kahramanlık anlatısı değil; savaşın normalleştiği bir delilik portresi. gerçeklik duygusu rahatsız edici düzeyde güçlü

 

[KeNZai]

jonathan glazer’ın filmi, bilimkurgudan çok bir varoluş deneyi gibi. scarlett johansson’un boş bakışlarında, insan olmanın garipliği saklı. atmosfer hipnotik, diyaloglar neredeyse gereksiz. film, duygudan çok sezgiyle izleniyor. bir anlam aramaktan çok hissetmek gerekiyor.

 

[umutsvs]

matematiğe ilgisi olanlar kaçırmasın.

 

[glynosef]

Escape from Pretoria - Pretoria'dan Kaçış (2020) - IMDB: 6.8
Biyografi, Suç, Dram, Gerilim​

 

[KeNZai]

soğuk isveç manzaralarında geçen bu vampir hikayesi, aslında masumiyetle şiddetin el ele tutuştuğu bir büyüme öyküsü. thomas alfredson, korkudan çok melankoli yaratıyor. film, kan kadar yalnızlık kokuyor diyebiliriz

 

[KeNZai]

80’ler ruhunu damarına kadar taşıyan, punk estetiğiyle yoğrulmuş bir vampir filmi. joel schumacher, karanlığı eğlenceli hale getirmeyi başarıyor. film, gotik değil ama asi. bir yandan absürt, diğer yandan döneminin gençlik enerjisini mükemmel yansıtıyor

 

[umutsvs]

 

[KeNZai]

joe dante’nin gremlins’i, noel masalı gibi başlayıp kara mizahın sınırlarında gezinen bir kaosa dönüşüyor. film hem korku hem de komedi türünü iç içe geçiriyor, sanki tim burton estetiğiyle spielberg’in üretkenliğini karıştırmışlar gibi. o dönemin sinema sihrini birebir hissettiriyor