Parfümlerle ilgili en eski hatıram, ben 5 yaşlarındayken annemin kullandığı Babe marka, pudra pembesi teneke kutulu deodorant. Kokusuna o kadar hayrandım ki, kokuyu özler, kapağını açıp açıp koklardım. Bugüne kadar pek çok parfüm denesem de hiçbiri o kokunun bana verdiği mutluluk hissini vermedi desem yalan olmaz. İşin ilginç yanı, annemin o parfümü hiç hatırlamıyor oluşu.
Babe 1970'lerin ikinci yarısında, genç ve özgür kadın imajı ile Faberge tarafından piyasaya sürülmüş bir parfüm. O yıllarda çok popülermiş, üretimi 1990'ların başında sonlanmış. ("Acaba bulur muyum" diye araştırırken Gülse Birsel'in bu parfümle ilgili hoş bir yazısına rastlamıştım, hediye edildiği ilk gün elinden kayıp giden ve tekrar bulunamayan o bir şişe Babe'in acısı benim de içime oturmuştu...)
Bu yaşlarıma dair hatırladığım diğer parfüm, yine bir Faberge parfümü olan meşhur yeşil şişeli, madalyonlu Brut. Annem çalıştığından günü annanemin o çok sevdiğim evinde geçirirdim, ve o zamanlar 25 yaşlarında olan dayımın Brut'ünü sinsi sinsi ele geçirir, açıp koklardım.
Bir de içinde kolonya olmayan güzel bir kolonya şişesi vardı, büyük dayıların evinde. O şişeye de takıktım, her gidişimde mutlaka o da çaktırmadan durduğu yerden alınır, açılır, kokusuna bakılırdı. Adının "Kara Kedi" olduğunu öğrenmiştim. muhtemelen İzmir üretimi, Fransız Chat Noir kokusunun benzeri bir kolonya olmalı diye düşünüyorum. Bir de Nina Ricci'nin L'Air du Temps'i var aklıma kazınan, ilk kokladığımda beni yine çocukluğumun annane evine ışınlamıştı, ve avm'en çıkıp durakta beklerken ani bir kararla dönüp aldırtmıştı kendini. Herhalde annanem buna benzer bir kolonya kullanmış veya çekmecelerin içine benzer kokan sabunlar koymuş olmalıydı.
Babamın pek parfümle arası olmasa da bir dönem Old Spice sürüyordu. Ne zaman banyodan gelen Old Spice kokusunu duysak annemle birbirimize karşılıklı "yine mi, bitmedi mi hala bu şişe" bakışı atardık, ama babam seviyor diye belli de etmezdik. Baharatlı parfümlere olan nefretimin sebebi bu parfüm olabilir :) (Aynı bunun gibi kokan bir kek tarifim var ve nefis, yani sorun kokuda değil, parfüm olarak kullanılmasında)
Sabun ve makyaj kokularına hayrandım küçükken, hala da öyleyim. Blendax şampuan, Rexona Kadil sabun, Cire Aseptine krem, Tokalon fondöten, Helena Rubinstein rujlar, yine o dönemden hatırlayıp sevdiğim kokular. Bir de uzun otobüs yolculuklarında Adana civarındaki bir dinlenme tesisinde almayı iple çektiğim yeşil renkli Çimen Kolonyası.
Koku kullanmaya başladığım ortaokul-lise yıllarım türlü çeşit deodorantlarla geçti. Fa ve Impulse, mavi ve yeşil, taze kokanları tercih ederdim. Üniversitede ise şişelerce Johnson's Bebe Kolonyası Soft ve Ocean bitirmişliğim vardır. Bir de cam şişeli Nivea deodorant, çok severim. Emotion Green Leaves sanırım parfüm olarak satın aldığım tek ürün olabilir.
Bu yıllarda okulda yan masamda oturan bir arkadaşım nefis kokan bir parfüm kullanıyordu. Birgün dayanamayıp sordum, "Kenzo" dedi... Bu parfümü ne kadar beğendiysem, ertesi sene stajda bizden üst sınıftaki bir çocuğun her sabah yıkanıp geldiği parfümünden de öyle nefret etmiştim. Ama neyden nefret ettiğimi de bilmem gerekiyordu tabii... Sordum, "Kenzo" dedi. O gün parfümde dozun ne kadar önemli olduğu dersini almış oldum :)
Tasarımcı parfümleri ile tanışmam çalışma hayatına atılmamla oldu, lükse para harcamak için kendim kazanmalıydım, masraflı bir bölümde okuduğumdan ailemden bunu talep etmem yersiz olurdu çünkü.
Aldığım ilk "gerçek" parfüm Dior J'adore. 30 ml.'lik şişesini dibinde birkaç sıkımlık parfümle hala saklarım. 30 ml. benim için standarttı, gerçekten sevdiğime emin olursam daha büyük şişelerden alırım diye düşünüyordum, ki ikinci şişeyi aldıran ilk parfümüm Herrera 212 oldu. Tertemiz, çok karakterli, tam bir ofis kokusu (Yine alsam mı acaba?) Değiştirmeye karar verdiğimde çok parfüm denedim, Prada Iris ve Cacharel Noa arasında kararsızken Douglas'taki görevlinin tavsiye ettiği Chloe Love'a kokladığım an adeta aşık oldum ve birkaç yıl sürekli kullandım, ta ki üretimi durana kadar... Onun yerine parfüm arayışım parfümlerle ilişkimi kökten değiştirdi, ve bugünlere geldim...
Uzun zamandır elim gitmiyordu yazmaya, ama yazmak iyi geldi. Güzel günlerde güzel parfümler koklamayı diliyorum herkese...